9 Nisan 2009 Perşembe
bir'den başka sayı bilmem
güzel bir hikaye.
derviş, eteğinde taşıdığı bir kucak dolusu elmayla bozkır sıcağında bayırları aşan bir genç kıza rastladı. dorgunluktan al aldı kızın yanakları. derviş kıza "niye doldurdun eteğini? Nereye gidiyorsun böyle alı al ,moru mor bu sıcakta?" diye sordu. Uzaklarda bir tarlayı gösterdi kız, dolu elleri yüzünden ,burnuyla ve "sevdiğim o tarlada çalışıyor. ona elma götürüyorum" dedi. boş bulunan derviş "kaç tane ?" diye soruverdi. kız şaşkın ve kınayan gözlerle yanıtladı soruyu "insan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?" hiç belli etmeden ama utançla koparıp dağıttı elindeki tesbihi derviş.
düşündüm. ben ona sepetimde hediye taşımıyorum ki sayısını sayma gafletinde bulunayım. onun ismini dilimde zikretmiyorum ki zikrimi sayıp hesaplayayım. gözümü kapatıyorum bir anlığına, yarattığım düş ülkemde gözlerimi açıyorum. ülkemin duvarları o. nehirleri o. rüzgarları o. ateşleri o. öfkesi o. neşesi o. düş ülkemin tamamı o. bir tek o var her gözümü kapattığımda. bu durumda nasıl saymaktan söz edebilirim?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
sayılmaz elbet.
YanıtlaSilama kucağın bir sınırı yok mudur?
eğer sevgili için
mümkün olan en çoğu vermekse maksat,
sınır koyarsanız ya da
koyulana uyarsanız daha verimli olursunuz.
delil ister misiniz?
deney yapmışlar bilim adamları;
bir yüzücünün uzun mesafe performansı ölçülmüş
önce sınır konmadan karşı yaka görünmeden yüzdürülmüş
ertesi gün yüzeceğimesafe belli varacağı yeri görerek yüzmüş
evet son yüzdüğünde sınırsız yüzerkenden daha fazla mesafe katetmiş.
hem kainatta herşey bir ölçü iledir.
bir gün 24 saattir.
3 yumurtaya birbuçuk bardak şekerdir.
liondaki asit oranı miligramın onda biri fazla olsa dilimizi yarabilir.
99 dur tesbih yüz değildir.
belki de bir şifredir.
şifrenin manası bellidir
beni sevdiğiniz için bir nokta fazla yazsanız adresime
bloğumu ziyaret edemeyeceğiniz kesindir :)
selametle...