28 Nisan 2009 Salı

otomatik portakal (clockwork orange'a saygılarla)

geleneksel staj şenlikleri ve ateşe-tapan yay burcu afro-iskandinav kültürü şenliği başladı malumunuz. iş başvurusuna benziyor bu staj dedikleri. "öyle olmalı zaten", bu da iş hayatının ın bir simülasyonu, bir alıştırması dediğinizi duyuyorum. ancak iş hayatında ciddiyet bakımından benzemiyor maalesef. ahbab, çavuş ilişkisiyle benziyor. kod görse ayet-el-kürsi sanacak adamların isimli yerlerde staj yaptığını duyuyoruz. veya formalite staj yapanları, veya temizlik yaparak staj yapanları.

açık kaynak yazılım dostlarını daha da zor bir dönem bekliyor kuşkusuz. stajınızı, bir şeyler öğrenmek ve daha da önemlisi bir şeyler meydana getirip bir değer üretmek için araç olarak görüyorsanız, doğru düzgün bir yer bulmak son derece güç. microsoft teknolojileri'ne bağlı olmayan bir staj dönemi çok zor. "kill bill" tarzı espri yapan fanatiklerden değilim, microsoft'a garezim de yok. ancak ms teknolojilerine mahkum olmak istemiyorum. özgürlük istiyorum. geçen dönem tembellik etmeyip qt'ye iyice ağırlık vermiş olsaydım, pardus 2009 staj'ında yer alma zevkini yaşayabilecektim.

ha, portakal diyorduk. işte ben de geçenlerde portakal teknoloji'ye staj başvurusunda bulunayım dedim. türkiye'de açık kaynak denilince akla gelen öncü bir şirket. en son, açık kaynak tarafından domin edilen bilmök 09'da sponsor da olmuşlardı. neyse efe'nim, staj prosedürü biraz değişik bana uyar diyorsanız bora :et: boragungoren.com adresine bir mail atın.

yukarıdaki kaynaktan gerekli bilgiyi alabilirsiniz. ben kısaca şöyle anlatayım, cv'nin yanısıra, kendinizi gerçekten ortaya koyabilmeniz için bir özgür yazılım projesini inceleyip, kurcalayıp, hakkında bir inceleme yazısı hazırlayıp net'e (kişisel sayfanıza) koymanız istenmekte. mesela ben dm-crypt adlı bir dosya sistemi şifreleme programı'nı inceleyeceğim (incelemekteyim :) ). bu süreç sonunda staj programına kabul edilmeyenlerin bile süreç sonunda büyük bir adım atmış olacaklarına inanıyorum. benzeri bir olay yaşamıştım lisede. saygıdeğer bir geometri hocamız, sömestr tatili için 10.000 geometri sorusu çözmemizi istemişti. tabi hiç kimse bu devasa sayıyı yakalayamadı. ben de bir 4.000'de falan kalmıştım herhalde. ama en başında hocaya her dakika başı küfrettiğimiz bu süreç, sonunda bizi (en azından beni) geometri sevdalısı haline getirdi. şu an bile geometri ile uğraşmak en zevkli şeylerden biri benim için. açık kaynak camiası içerisindeyseniz veya kapı eşiğindeyseniz portakal iyidir.

bir de son olarak, otomatik portakal'la tanışmadıysanız kesinlikle kitap haliyle tanışın, sinema filmini izlemeyin. çünkü o kadar ağır sahneler var ki, bunların canlandırılması, görselleştirilmesi yaygın etik kurallara aykırı. o yüzden film kitabı layığıyla ifade edemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder